28 Kasım 2011
Karmaşık
“Aşk; yıllar geçiyor ve ben aşkı unutuyorum artık… Aşk deyip yalancı hoşlanmaların peşinden koşup kandırmaca içindeyim” diyordu Ekrem. Artık ayrılıklar bile acı vermiyordu, sıradan olmuştu onun için “herkes Ekrem’in yerinde olmak isterdi ama o Ekrem olmak istemiyordu. Tek isteği her şeyden çok sevebileceği, delice aşık olacağı bir kız ve onla evlenip bir ömür geçirmekti. Olmuyordu her şeyi deniyor ama yine olmuyordu… Aradan o kadar zaman geçmişti ki son aşkını hatırlamıyordu bile artık. Yaşı otuz beşti yolun yarısına gelmişti ama o hayattan çok sıkılıyordu, diğer yarısının çabucak geçmesini istiyordu. Yorulmuştu, hayat içinde hiçbir istek bırakmamıştı hayattan hiçbir zevk almıyordu… Hayatta hep aldığı kadar verebilmişti, mesela sevildiği kadar sevebilmişti, bazen kendini zorlamış “aldığımdan fazlasını vereceğim” demişti ama hiç yapamamıştı, hiç bir zaman aldığımdan fazlasını verememişti. Her kızda bir kusur buluyor yarı yoldan dönüyordu, ta ki o güne kadar… Bir gün arkadaşının doğum günü partisinde çok güzel bir kızla tanıştı. İlk görüşte aşktı onunki… Kız çekingen bir kıza benziyordu biraz sohbet etmişlerdi Ekrem yaklaşmaya çalışmış kızsa uzak durmuştu, dert etmedi Ekrem, “zamana bırak” dedi. O günden sonra kızla dışarıda birkaç defa buluştular kız her buluşmalarında sadece arkadaş olabileceklerini sevgili olamayacaklarını söylüyordu. Böylece günler geçti ve bir gün kız Ekrem’in ısrarına dayanamayarak, pes etti “deneyelim” dedi. Çıkmaya başladılar ilk günler çok güzeldi her şey. Ekrem’e her şey tozpembe gözüküyordu. Bir gün kızın bazı davranışları dikkatini çekmeye başladı Ekrem’in; kız onun gibi bakmıyordu, aşk yoktu sanki gözlerinde öpüşü bile değişikti zorla öpüyordu sanki… Beraber geziyorlar, beraber yemek yiyorlar beraber uyuyorlardı bu kadar yakın olup da, aynı zamanda aralarında bir uçurum olması ne kadar garipti. Ekrem’in her geçen gün kafasındaki sorular çoğaldı. Bir süre kızdan uzak durdu çeşitli bahanelerle o gecelerde uyuyamadı düşündü en sonunda “karşılıksız bir aşk benimki ayrılmalıyım” dedi. Kız ayrılmak istemedi ilk baştan ama Ekrem kararlıydı, “alışkanlık seninki alışırsın” diyerek ayrıldı sevdiğinden. Ayrıldıktan sonra Ekrem artık eski Ekrem değildi doğru dürüst ne yemek yiyor ne gülüyordu. Bu sefer her şey çok farklıydı öncekilere hiç benzemiyordu bu kızın verdiği ayrılık acısı… İkisi de gururluydu kimse kimseyi aramadı uzun süre, herkes kendi acısını çekiyordu. Bir gün Ekrem çok kötü oldu damarlarından kan çekiliyordu sanki, nefes zor alıyor içi patlayacak gibi sıkılıyordu telefonuna sarıldı sevgilisini arayarak “çok kötüyüm” dedi. Kız koşup geldi. Kızı görünce Ekrem’in hiçbir şeyi kalmadı çok özlemişti sevdiğini, doya doya sarıldı. O gece kız Ekrem’i yanağından öptü, çok yapmacık geldi bu öpücük Ekrem’e. O da öptü sevdiğini yanağından öptükten sonra “beni öptüğünde şimdi benim öptüğüm gibi “şap” sesi gelmeli, ben böyle öpülmeyi seviyorum” dedi. Kız çok seviyordu aslında Ekrem’i ama istekler söylenmeden bilinmez ki… Bu bir başlangıçtı ve Ekrem istediklerini söylemeye başladı o günden sonra kızda isteklerini söylüyordu artık konuşamadıkları hiçbir konu kalmamıştı, kabullenmişlerdi birbirlerini her geçen gün birbirlerine olan saygıları arttı… Ekrem en sonunda anladı kız gerçekten onu seviyormuş…O günden sonra çok mutlu bir hayat sürdüler.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder