31 Ocak 2012

Hayal

Delikanlı hayatında hiç kendini bu kadar kötü hissetmemişti tam anlamıyla dibe vurmuştu…
Her zamanki kötü günlerden biriydi hiçbir şey yapmak istemiyordu ama hayatına devam edebilmek için çalışmak zorundaydı… Masasına gömülmüş çalışırken birden o girdi içeri…
Kız ile 3-4 aydır aynı işyerinde çalışıyorlardı selamlaşma ve birkaç kelime hariç konuşmamışlardı, zaten delikanlının hiçbir kızı görecek hali de yoktu. O gün odası kalabalıktı bir yandan konuşulanları dinliyor bir yandan işini yapıyordu o ara bir espri yaptı arkadaşı ve herkes güldü delikanlı kafasını kaldırdığında hayatında gördüğü en güzel gülüşü gördü. O güzel gülüş bir güneş gibi aydınlattı kalbini…
Delikanlıya aşk yasaktı, kıza da öyle. İlk başlarda delikanlı “dur” dedi kendi kendine “bakma” onu hiçbir şekilde rahatsız etmeye hakkın yok… Ama kalbe söz geçirmek ne mümkün alamadı gözlerini aşırıya kaçmadı tabi ki, kaçamak bakışlar… Kız fark ediyor muydu bilmiyordu delikanlı, ama kız umut verici en küçük bir şey yapmamıştı doğru dürüst göz göze bile gelmemişlerdi…
Seversin dünyayı doludizgin
Ama o bunun farkında değildir
Ayrılmak istemezsin dünyadan
Ama o senden ayrılacak
Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir’i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Delikanlının bir beklentisi yoktu saf bir sevgiydi onunki. “Yani Tahir’i Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden”… Kısa sürede kız hayatının tam merkezi oldu delikanlının, öyle ki delikanlı kızı mutlu görünce, mutlu oluyor; kızın yüzünde en küçük bir asıklık görse içi içine yiyordu. Delikanlı kızın yanına hiç gitmiyordu bazen içi yanıyor özlem duyuyordu kendi kendine “git iki dakika gör” diyordu ama seven insan rahatsız etmez ki sevdiğini… Kendi kendine söz verdi delikanlı ”Seviyorsan, varsa içinde ona karşı bir şeyler gitmezsin yanına ve onun hiçbir zaman huzurunu kaçırmasın seni görmek istemiyorsa yok olursun, sesini duymak istemiyorsa açmazsın ağzını…
Delikanlı içindekileri kimseye anlatmadı, anlatamazdı onu kimse anlayamaz biliyordu… Bir gün bir arkadaşı hoşlandığı kız ile aynı işyerinde çalışan bir arkadaşlarını beraber gördüğünü söyledi, delikanlının içindekilerden habersiz… Rengi kaçtı delikanlının o gece uyuyamadı içi acıyordu ve artık içindeki sevgisi onu boğuyordu söylemeliydi ne olursa olsun söylemeliydi… Korkuyordu aslında kızın herkese söylemesinden onu rezil etmesinden filan değil ama kızın hayallerini öldürmesinden korkuyordu… Böyle güzeldi kız hiçbir şey bilmiyordu o da hayaller kuruyordu beraber gezdiklerini, kıza doyasıya çekinmeden bakabileceği günlerin hayalini… İçindekileri anlattığında kız belki hayal kurmasına bile izin vermeyecekti…. O ara çok kötü bir olay oldu delikanlının bir arkadaşına pahalı bir hediye gelmişti arkadaşı da hediyesini delikanlıya göstermiş “çapkınlık yaparken kullanırsın” demişti Çocuk delikanlıyı hiç tanımıyordu neden böyle bir espri yaptı bilmiyordu ve o espriyi yaptığından kızda oradaydı onu tanıyan herkes delikanlının kafasının yerden kalkmadığını çapkınlığı bırak kızların yüzünü doğru dürüst bakmadığını bile bilirdi ama kız biliyor muydu bunu, onu ne kadar tanıyordu?
Ne garipti, delikanlı şaşırıyordu kendine; kızın hiçbir şeyden haberi yoktu ama delikanlının kız için yapamayacağı vazgeçemeyeceği hiçbir şey yoktu. Her şeye rağmen anlatacağım dedi ve kıza anlattı içindeki her şeyi kelimeler yetmese de anlattı… Artık söz sırası kızdaydı…
Kız “bitti mi?” diye sordu delikanlı “bitti” dedi.
Kız delikanlının beklemediği şekilde kalktı masadan ve tek kelime etmeden gitti.
Delikanlı genç olsa bu kalkışı anlamazdı kafası soru işaretleri ile dolar, “neden” diye kendi kendini yerdi. Ama artık yaşı 30’a gelmişti…
Kız sessizliği ile çok şey anlatmıştı. Öncelikle onu olumsuz, kötü sözlerle üzmek
Mesaj alınmıştı o günden sonra delikanlı kızın istediği gibi oldu. Kalbi tek kişilikti ve istememişti, sonra “senle olmaz” demişti olamaz ne senin durumun ne benim durumum… Bunun yanında “ben her şeyi unutacağım, aynı yerde çalışıyoruz sende unut demek istemişti. “Sessiz kalmanı istiyorum; benim gibi kimse bilmesin; beni seviyorsan gerçekten beni hiçbir şekilde rahatsız etmezsin ben hiçbir şey olmamış gibi huzurlu yaşamak istiyorum ne bakışınla ne de başka bir şeyle bana bugünü hatırlatma demek istemişti.onunla dolu kalbine kilit vurdu. Kızın resmine bakıp ağladı uzun gecelerde ama işyerinde bir gün yüzüne bakmadı, evinde resmine bakıp uzun uzun konuştu sevgisini anlattı ama işyerinde iş dışında bir kelime konuşmadı kızla. Sevgisi yüreğinden taştığında camı açıp bağırdı “seni seviyorum” diye ama ona sevgisini hiç söylemedi…

Hiç yorum yok: