Kal demek istedim sana.. Her gece seni seviyorum deyip uyumak ve zamanı geldiğinde el ele gözlerimizi yummak.
İkisi de sınava gidiyordu; biri gözetmen diğeri ise öğrenci olarak. Minibüs kalabalıktı delikanlı ayakta kız ise oturuyordu. Beş dakika sonra kızın yanındaki kalktı boş olan yere delikanlı oturdu… Delikanlı görev alacağı okulun yerini bilmiyordu, sohbet böyle başladı… Delikanlı ilk dakikadan pozitif bir enerji almıştı kızdan. Konuştular konuştular… Delikanlı yol hiç bitmesin istedi, ilk defa İstanbul’un trafiği güzel gelmişti… Okulları başkaydı önce delikanlı inecekti inerken “sınavın nasıl geçti diye merak ederim, istersen sınavdan sonra konuşalım” diyerek telefonunu verdi,
Delikanlı yakışıklıydı, konuşmalarından da iyi, efendi biri olduğu belli oluyordu “olabilir” dedi kız kendi kendine ilk görüşte aşk olmasa da… Aynı gün buluşup bir şeyler içmeye karar verdiler, delikanlının içi her geçen dakika ile daha sıcak oluyordu, öyle mutluydu ki… Buluşmalar devam etti her buluşmada delikanlı daha da kaptırdı kendini artık kızdan başka hiçbir şey düşünememeye başlamıştı.
Kız delikanlının her halinden sevdiğini anlıyordu, zaten delikanlının kıza bakışından sevgisinin büyüklüğünü herkes anlayabilirdi. Delikanlı çok iyi biri idi, her halinden iyi bir eş olacağı belliydi ama eksik olan bir şey vardı kız sevmiyordu daha doğrusu sevemiyordu… Ama delikanlıyı da kaybetmek istemiyordu çok şey paylaşmışlardı…
Delikanlının gözünü aşk bürümüştü o sıralar, hiçbir şey göremiyordu sorgulamıyordu kızın sevgisini. Delikanlı yoğun çalışıyordu çok sık görüşemiyorlardı. En küçük fırsatı kaçırmıyordu ama delikanlı yarım saat bile olsa kaçıp gidiyordu kızın yanına. Bir gün görüşmek için izin ayarladı hemen de kızı aradı sevinçle, 3 gün sonra bütün gün beraber olabileceğiz diye. Buluşma günü geldiğinde kız aradı “kız arkadaşımı kıramadım bugün onunla görüşeceğim başka zaman” diyordu. Delikanlı ilk o gün içinden sıcak sıcak bir şeylerin aktığını hissetti canı acıdı kendini odasına kapadı. Ertesi gün aradı yine sevgilisini 1-2 saat bile küs kalacak gücü yoktu. O günden sonra kız çeşitli bahanelerle birkaç kez daha aynı şeyi yaptı ve delikanlının canı her seferinde biraz daha yandı. Bir gün düşünmeye başladı, sorgulamaya… “Benim onun için feda edemeyecek hiçbir şeyim yok ailem, işim her şeyim… Ben arkadaşlarımla tartışmayı bile göze alıp defalarca buluşmaya gittim tüm hayatımı ona verdim o ise” “Haksızlık etmemeliyim yine o da çok şey verdi ama benim verdiklerimin yanında?” İlk defa o gün beraber geçirdikleri 8 ayın muhasebesini yaptı ve sonunda acaba mı dedi acaba? Elinde olmadan diline takılan aynı şarkıyı söylemeye başladı:
Gözlerini çekip alma benden
Bi kenarda dururum rahatsız etmem
Sözlerin susmasın aman ha
Gizli öznen olurum kötü söylese de cümlen
Gel sevdiğin yemeği ısıttım
Yendikçe çıkar ayrılığın tadı
Nasıl acı nasıl tatsız
Sarhoşluğunun aşk olmuş adı
Çek yorganı tepene ağla ağla
Sarhoşluğunun aşk olmuş adı
Bayramlıklarını giymiş çocuklar gibiyim
Kabıma sığmadım ezbere aldım düş kırıklıklarımı
Kaç acı varsa kalbime sapladığım
Adınla başlıyor senle başlıyor buruk hikayelerim
İhtiraslarımı gülüşlerimi al sonradan duyulan pişmanlığını al
Kolaysa gel de beni senden al
Belki acır da gitmezsin
Masumiyetimi esaretimi al
varlığın koyarsa hayatımı al kalbi sigara içimlik daha kal
Belki o zaman gitmezsin…
Güzeldik senle bendik…
Biz olmazsak da güzeldik yan yana…
Sen şimdi iste tüm zaferler senin olsun…
Tebrikler olsun gidişine ve
Teşekkürler varsa verdiklerine…
Ama avucumda dünya ile gelmiştim
Görmedin ki…
Hiçbir şey vermemek için hiçbir şey almadın ki…
Çocukluğumu sundum sana yüzümde bayramlık sevinci
Bi sigara içimlik daha kalmadın ki…
Devam Edecek… (İki bölümdür)
22 Haziran 2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder