Delikanlının hayatında ne olduğunu bulamadığı bir eksiklik vardı, arada sebepsiz kendini kötü hisseder, karamsarlık kaplardı her yanını. Altı ay olmuştu sevgilisinden ayrılalı. Ayrıldıktan sonra birkaç denemesi olmuş gezip tozup, günümü gün etmiş ama aşık olamamıştı. Son sevgilisi giderken sanki kalbini de alıp götürmüştü. Son zamanlarda ümitsizliğe kapılıp, aramayı bırakmış, içine kapanmıştı. Tam bu anda o geldi, bir anda girdi hayatına… Kız işe yeni başlamıştı, aynı bölümde çalışıyorlardı sık sık karşılaşsalar da yüzüne bile bakmamıştı doğru dürüst. Bir gün kızın işle ilgili bir konuda yardıma ihtiyacı oldu delikanlıya gitti delikanlı yoğundu kızı tersledi önce, sonra üzüldü çağırdı tekrar kızı yanına ilk defa o gün kızın gözlerine baktı ve kalakaldı gözlerinde… İşleri bitince biraz sohbet ettiler kızın konuşması yüzü, hareketleri öyle tatlıydı ki… Ilık bir şeyler aktı delikanlının içine garip bir şey delikanlı aşkı; fedakarlık, zaman, tanımayla olur sanıyordu bu zamana kadar hepte öyle olmuştu ama bu bambaşka bir şeydi kalbi kendi sözlerinizi inkar ediyordu… Kız öyle masum, öyle tatlıydı ki kısa zaman da delikanlının yüreğine girdi. Delikanlının içine kızın gözleri işlemişti artık onu görmeden yapamıyordu, çeşitli bahanelerle yanına gidiyor onu görmek için fırsatlar yaratıyordu. Kız ise çekingendi çok konuşmuyordu, delikanlıya herkese davrandığı gibi davranıyordu. Bir süre delikanlı bir işaret bekledi, beklediği işaretin gelmesini “Seni bu hayatta kimsenin sevemeyeceği kadar çok seviyorum” demeyi çok istedi ama gelmedi o işaret, hiçbir şey diyemedi. Bir süre sonra sevgisinin karşılıksız olduğunu düşünmeye başladı, belki kız için sıradan biriydi… Düşünceler beynini kemiriyor, artık hayal bile kuramıyordu. Birkaç gün yanına gitmedi görmezsem unuturum belki dedi ama olmadı üç gün dayanabildi dördüncü gün yine yanındaydı. Onun yanındayken rüyada gibiydi o an ölse yüzündeki mutluluk sonsuza kadar sürecek…
Delikanlı eksikti artık, içindekiler onu yiyip bitirmeye başlamıştı bir gün “ne olursa olsun” dedi ama konuşmaya cesaret edemiyordu en iyisi içindekileri bir mektupla anlatmaktı, o gece oturdu sevdiğine içindekileri döktü:
Merhaba Canım;
Aşk defterini kapamış, buraya kadarmış dediğim an sen girdin hayatıma… Başta önemsemedim, “herkes gibi biri” dedim kendi kendime; ama kalbe söz geçirmek ne mümkün ben “herkes gibi” dedikçe kalbim “özel” diyordu. Olmaz olamaz deyip senden uzaklaşmak istedikçe daha da yaklaştım sana. Bu sabah yine kendime söz vererek çıktım evden dedim ki “en çok beş dakika gidip konuşacaksın, başka yanına gitmek yok” gene olmadı canım yine tüm gün yanındaydım artık bir saat bile seni görmeden dayanamıyorum. Şimdi yine evdeyim yine seninle doluyum, artık bir dakikam seni düşünmeden geçmiyor. Seninle daha önce konuşmak istedim doyasıya “Seni Seviyorum” demek ama “beni yanlış anlar” dedim “her kıza böyle mi davranıyor “diye düşünür, sabret… Ama artık dayanamıyorum canım kimse böyle aniden girmedi kalbime ve ben kimseyi böyle sevmedim. Zamanında gezdim, tozdum hatta bazen severim ümidiyle, uzattım bir gün aşık olursun belki dedim ama olmadı…Sen herkes den, her şeyden farklısın canım. Dışarıya çıkıp avaz avaz “seni seviyorum” deyip dağa, taşa, her yere senin adını yazmak istiyorum. Hayatta gerçekten ilk defa bu kadar içten söylüyorum bu iki kelimeyi… Güzel yüzün, konuşman, altın kalbinle öyle bir içime girdin ki anlatamam… Bilmiyorum bana karşı ne hissediyorsun; belki arkadaş belki abi belki de… Ne hissedersen hisset, ne dersen ne, ne yaparsan yap hep kalbimde olacaksın. Belki hayır, bir daha seni görmek istemiyorum diyeceksin şuna emin ol ki canım nasıl istersen öyle olacak mutsuzluk veren sevgi, sevgi değildir zaten yani görmek istemiyorsan görmeyeceksin, konuşmak istemiyorsan sesimi duymayacaksın. Her şeyine “evet “ama yüreğime karışma! bil ki canım sevgim hep içimde olacak seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim seni sevdim, seviyorum hepte seveceğim…
Devam edecek…
(İki Bölüm)
28 Aralık 2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder