Aşk üzerine karalamalar içinde “siz olmanız” dileğiyle…
Aşk her geldiğinde sonsuz mutluluk veren ama bitmeye mahkum, biterken içini acıtan onla da onsuz da olunmayan duyguların en yücesi…
İlk aşklar olumlu ya da olumsuz nasıl biterse bitsin asla unutulmayan, bize yaşatanın hep özel olduğu, aklımıza gelince ah çekip yüzümüzde, tebessüm oluşturan duygu...
Böyle sıkıcı bir girişten sonra, ilk aşkımı anlatarak kendimi affettirebilir miyim?
İlk aşklar çoğu zaman trajı komik olaylar barındırır…
Benim ilk yemeden içmeden kesilip, uyuyamamam, gece gündüz birini düşünüp onun için yanmam sekizinci sınıfta oldu.
Yedinci sınıfı bitirdiğimde oturduğum mahalleden taşındık. Yeni bir eve yeni bir okul… Onu sınıfa girdiğim ilk ders fark ettim en önde, cam kenarında tüm masumluğuyla oturuyordu. Yoklama yapılması ile beraber adını öğrendim: “Muhterem”. İlk günler arada göz göze gelmemiz, benim utancımda hemen kafamı çevirmem…. Muhterem gittikçe içime işledi, bir süre sonra ondan başka hiçbir şeyi gözüm görmüyordu. Derslerden tamamen kopmuş sadece onu seyrediyordum artık oda fark etmişti.. Bir gün; hiç ummadığım bir şey oldu; çıkış kapısında Muhterem beni yanına çağırdı tüm tatlılığıyla… “Neden hep beni izliyor, bana bakıyorsun” diye sordu, Utandım, kızardım “Ben sana değil camdan dışarı bakıyorum” diye ağzımdan saçma sapan bir cümle çıktı. Kız bozuldu tabi ve sene sonuna kadar bir daha hiç konuşmadık. İlk aşkım, ilk aşk acım, ilk olabilecek şeyi bozmam…
Ertesi sene Liseye geçmiştik şans bu ya aynı sınıftaydık yine… Benim duygularım bir gün yine kabardı içimdeki her şeyi bir mektuba yazdım. Arkadaşa verdim arkadaşım benim gibiydi yani mektubu vermeyeceğinden emindim. Ama bir mucize oldu mektubu verdi. Muhterem okuldan arkadaşı ile çıktı bizde peşinden... Bizi fark ettiler tabiki eve değil de sahile yöneldiler, bir banka oturdular bizi bekledikleri aşikardı biz ne yaptık. Önlerinden on kere geçtik, utancımızdan yüzlerine bile bakamadık işin kötü tarafı bu olay bir hafta aynı şekilde böyle sürdü ve biz hiç yanlarına gidemedik. Sonra sıkıldılar tabi yeter artık dediler, bir gün arkadaşı yanımıza geldi “mektup yazıp arkadaşlık teklif etmişiniz, hayır diyor haberiniz olsun…” dedi. O kadar rezillikten sonra ne demesini bekliyorsam neden hayır dedi diye düşünmüştüm o seneler uzun uzun… Sonu hüsranda olsa güzeldi her şey…
Ondan sonra başka kızlarda hep onu aradım…Hayatıma giren kadınlar hep onun gibi olsun istedim: onun gibi güzel, ince, çocuksu, kibar, duygusal, az konuşan ama konuşmasında bile şiir edası olan, kimseye karışmayan sadece kendi işine bakan, olabildiğince kendine barışık, hanfendi… Bir daha öyle birinin hayatıma girmesi zordu olmadı…
İlk aşklar güzeldir içinde sadece saf sevgi vardır, keşke tüm aşklar ilk aşkımız gibi olsa… Ferhat GÖÇER ne güzel söylüyor:
Bak yine uyku yok gözümde
Zifiriyim bir yerlerde
Dur geri döndür beni sende
Ölüm olsan götür beni de…
İçtiğim şaraptı hayalin
Yakar bir cigara biterim
Dumanında yitip giderim
İçime seni çekerim
İçtiğim biraydı hayalin
Yakar bir cigara biterim
Dumanında yitip giderim
İçime seni çekerim of
Sensiz kötüyüm beterim
Çıkmaz sokağın biriyim
Öksüz kaldım yetimim ben…
Sönmüş ateşin külüyüm
Zindan oldum hapisim ben..
İsmin dilimdeki bin keder
06 Temmuz 2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder