Bana çok sık sorulan bir soruya cevap vermek istiyorum. Yazdıklarını yaşıyor musun? ya da yaşadıklarını anlatıyor musun?
Yazdığım yazılarım hepsinde gerçeklik payı var bu yüzde 1 ile yüzde 100 arasında değişiyor, daha fazla açmak gerekirse bazen yaşadıklarımı tüm çıplaklığıyla yazarken bazen de o veya bu sebeple yaşayamadıklarımı “yaşasaydım” diyerek yazıyorum Bazen bir noktadan kocaman bir yazı oluştururken hayal gücümle, bazen de yaşadıklarım kitaplar dolduracak olsa bile anlatamıyorum. Bu noktada şunu da belirtmem gerekir ki yazdıklarım süren devam eden şeyler değil yani bugün yaşayıp yarın anlatmıyorum zamandan sıyrılmış olaylar ve geçmişten geliyor çoğu zaman… Şimdi sakin bir yaşam sürsem de geçmişte doğru ilişkiler yaşadığım gibi yanlış ilişkilerde yaşadım bunları yazılarımla anlatmamın birinci nedeni yazmayı, paylaşmayı sevmem ikinci olarak da hikayelerimde anlattığım kişilerle aynı durumdaki arkadaşlara, yaşadıklarına başka bir gözle bakmasını sağlamak. Ama çoğu zaman kendi beğenim ile siz okuyucuların beğenisi uyuşmuyor. Benim 2-3 gün uğraşarak oluşturduğum ve gerçekten çok içime sinen yazılarım çok az okunuyor ve çok az yorum alıyor(Örnek: Varken Yok Olmak) bazen de hiç düşünmeden televizyondan, yaşadığım anlık bir olay gibi saniyelik şeyler sonucu yazıp en fazla 1 saat ayırdığım yazılarım çok okunuyor. ( Eurovision 2009 Norveç Birinciliği Hakketti mi? 20000 kişi okumuştu).
Yazı tarihime gelince, yazı yazmaya mizah yazılarıyla başladım( Ah şu cep telefonları) ilk yazılar aslında fazla sevilmez yanlışı çoktur ama o yazım benim için hala özel yerini koruyor) Daha sonra Ah şu Otobüsler ve Ah Biz Erkekler gibi mizah yazıları yazsam da bir noktadan sonra bu türün benim türüm olmadığını anladım yazıları yazarken zorlanıyor v zevk almıyordum çünkü. Sonra siyasi yazılar yazmaya başladım: “Başbakan Neden İstanbul’u Kaybetmek İstemez?”, “Bush Amcam Öyle İstedi”,” Kemal KILIÇDAROĞLU Kazanamaz Çünkü” gibi çok yorum alan yazılar yazsam da bu türün beni çok yorduğunu ve okuyanları kırmaya başladığım için bu türden de vazgeçtim. Son olarak aşk konulu yazılar yazmaya başladım. Bu türde zevkle yazmaya devam ediyorum. Aşk konulu yazılarıma gelen yorumlarında nerdeyse tamamı olumlu…. Okuyanlarla bir noktada buluşmak çok güzel. Okumanızı tavsiye edebileceğim yazılarıma gelince:
En sevdiğim üç yazım:
1-Varken Yok Olmak
2-Yarım Kalan Aşklar
3-Bazen Kelimeler Kifayetsiz Kalmaz
Deneme türünde yazılardan hoşlanıyorsanız:
1-Beşinci Boyut
2-Olmayan Camlar
3-Aslanım Toki
Mizahtan hoşlanıyorsanız:
1-Ah Şu Cep Telefonları
2-Ah Şu Otobüsler
3-Ah Biz Erkekler
Müzik ile ilgili yazılar ilginizi çekiyorsa:
1-Tatile Giderken Dinlenecek 10 Şarkı
2- Eurovision 2009: Norveç Birinciliği Hakketti mi?
3- Michael Jackson ve Tarkan
Aşk öyküleri ilgimi çekiyor diyorsanız:
1-Meleğim
2-Ömürden Bir Zerre ki Ömre Bedel
3-Utangaçlık Üzerine Aşk
Burada adı geçen yazılarımın tamamını bana ait olan bu sitede okuyabilirsiniz.
29 Eylül 2010
25 Eylül 2010
Karanlıktan Çıkıp, Karanlığa Girmek…
Önce msn ve facebooktaki tüm kızları sonra hayatında görüştüğü tüm kızları sildi.
Aslında ondan başka biri ne hayatında vardı ne de aklında…
Silmesinin tek nedeni cinsiyetleriydi o artık ne ondan başka bir kız ismi duymak istiyor ne de ondan başka bir kızla konuşmak istiyordu, varsa yoksa o sadece o…
Hayata yeniden başlamış, her şey tozpembe bir renk almıştı. Onunla geçirdiği her saniye rüyalarından bile öteydi.
Bir gün rüya kabusa döndü ve hiç ummadığı bir anda çekip gitti, sebepsiz.
O günden sonra hiçbir şey eskisi olmadı inandığı tüm değerleri kaybetti, yarını düşünmeden bir yaşam başlamıştı onun için.
Artık anı yaşıyordu yarın felaket bile getirecek olsa…
Delikanlı bir gün arkadaşı ile beraber yeni açılan bir parka gitti, ağaçlar kuş sesleri iyi gelmişti. Banka oturdular arkadaşı ile sohbet etmeye başladı. Bir anda ilerden gelen iki kız dikkatini çekti. Kızın birinin o kadar güzel gözleri vardı ki, masmavi. Kızla bir an göz göze geldiler delikanlı rahatsızlık veriyorum endişesiyle utandı, kızda kafasını çevirmek istedi ama… Kızlar geçip gitti delikanlı yerinde duramıyordu, hiç yapmadığı bir şey yaptı arkadaşına “kalk gidiyoruz “dedi. Arkadaşı nereye diyemeden çekip kaldırdı, kızların arkasından yetiştiler.“Aslında böyle şeyleri hiç sevmem, beni yanlış anlamanızı da istemem ama gözleriniz o kadar güzel ki sizinle konuşmaya zorladı beni” diyerek söze başladı. Adını söyleyip arkadaş olmak istediğini söyledi en son. Kız ilk başta şaşırdı, hayır demek istedi ama delikanlının öyle masum öyle tatlı bir yüzü vardı ki diyemedi adını söyledi oda, bir banka oturup sohbet etmeye başladılar önce sonra birbirlerine telefonlarını vererek ayrıldılar. Delikanlı eve gitti mutluydu bir şey hissetmiyordu belki içi aşkla filan dolmamıştı ama garip bir mutluluk vardı… Gece yatmadan telefon etti kıza konuştular söyleyecek fazla söz yoktu aslında bir amacı da. Ne onu kandırmak maksatlı güzel sözler söyleyip iltifat etti ne de onu kıracak kelimeler kullandı. Ertesi gün buluşmaya karar vererek kapattılar telefonu. Kız konfeksiyon da çalışıyordu aksilik bu ya o hafta hep geceleri çalışacaktı uykuyu da seviyordu ama delikanlı yarın buluşalım mı deyince hayır diyemedi. Kızın adını koyamadığı bir şey vardı içinde hayatına birkaç kişi girmişti ama hep belli bir arkadaşlık süresinden sonra böyle bir anda gelen teklife ilk evetiydi. Buluştular delikanlı rahattı kaybetme korkusu taşımıyordu içinde, giderken planlarda yapmamıştı şöyle olsun böyle olsun diye hayatı akışına bırakmıştı… Güzel bir parka gittiler bir süre dolaştıktan sonra banka oturacaklardı ki kız “ben çimenleri oturmayı daha çok seviyorum” dedi bir ağacın altına oturdular ilk defa orada elini tutup, yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Kızın elini tutunca garip bir rahatlama hissetti aylardır içini acıtan tüm duygular toprağa karışmıştı sanki. Kıza baktı ifadesiz bir yüz ifadesi vardı rahatsız mı olmuştu hoşuna mı gitmişti anlayamadı. “Ben böyle yaşıyorum içimden ne gelirse o an onu yaparak ne eksik ne fazla” dedi. “Ama seni de rahatsız etmek istemem rahatsız olacağın bir şey olursa lütfen söyle” diyerek devam etti. Kız dünya iyisi bir kızdı mertti, dürüsttü, iffetliydi… Kız “Öyle bir şey olursa anlarsın” merak etme dedi. Delikanlının tatili bitiyordu iki günü kalmıştı tekrar çalıştığı şehre dönmek zorundaydı. “Gitmeden yarın son kez buluşalım mı” dedi. Kız delikanlıyla hayır diyemiyordu, bu gece yine çalışacaktı 24 saattir de uyumuyordu ama yine de evet dedi tüm tatlılılığıyla. Ertesi sabah iş çıkışı buluştular ve yakındaki bir sinemaya gittiler. “Ne tür filmlerden hoşlanırsın” dedi delikanlı Kız “Tür önemli değil alt yazı okumayalım Türkçe dublajlı olsun yeterli” dedi. Sadece bir film vardı öyle: “Karate Kid.” Delikanlı bilmem kaçıncısı çekinen ve hep aynı konu ve sonra biten o filmi hiç sevmiyordu ama Türkçe tek film oydu kızı da kırmak istemiyordu. “Bu filmi izleyelim mi” dedi. Kızın tanıdığı erkekler hep bu tür filmlerden hoşlanıyordu delikanlının da hoşlanacağını düşünerek “sen mutlu ol sevdiğim benim için farketmez” dedi içinden. “İzleyelim” dedi. Evet kız artık emindi inanmadığı bir şey başına gelmişti ilk görüşte aşk bu olmalıydı delikanlı gerçekten sevdiği olmuştu. Delikanlıyı bu kısa zamanda çok sevmişti hayatta hiç kimseyi sevmediği kadar… Sinemaya girince şaşırdılar önce salonda sadece 4 kişiydiler. En önde başka bir çift en arkada onlar. Film başladı, bir süre filmi seyrettiler önce elleri birleşti, sonra dudakları. Dışardan onları biri görse çok gülerdi, Karate Kid’i izlerken birbirlerine sımsıkı sarılmış bir çift. Sinemadan sonra bütün gün gezdiler çabucak akşam oldu birbirlerine sımsıkı sarıldılar hiç ayrılmak istemiyorlardı, ama ayrılmak zorundaydılar. Kız o gece sevdiğinin hayali ile uyudu… Delikanlı ise içine girdiği depresyondan çıkmıştı belki aşk değildi ama bir şeyler oluşmaya başlamıştı içinde. Şehrine döndü sık sık aradı kızı uzun uzun sohbet ettiler. Adını söylemek istemese de delikanlıda bir süre sonra aşık olmuştu. Bir gün kızı düşünürken geçmişte yaşadıkları aklına geldi yaşadığı büyük üzüntü… Kızı aradı “denedim olmadı, başka birinden hoşlanıyorum” dedi. Bir süre sessizlikten sonra kız konuşmaya başladı “seni karşılıksız sevdim, senden hiçbir beklentim yoktu, tek isteğim mutlu olmaktı, seni bu kadar severken” derken kendini daha fazla tutamadı hıçkırık sesleri geldi kız ağlıyordu. En son “seni adam sanmıştım” diyerek kapattı.
Delikanlı kızın ne evini sormuştu ne de soyadını onunla tek bağlantısı telefondu ve telefonu da kapattığı gibi sildi. Sonra onunda gözleri doldu, telefonu sildiği an pişman oldu “kimse yok sadece seni seviyorum” demek istedi ama ona ulaşabileceği hiçbir şey yoktu artık. Kız haklıydı adam değildi artık, boşlukta devamlı düşen bir taştı.
Kız delikanlının telefon numarasını hiç silmedi ama öyle gururluydu ki o günden sonra bir kez bile aramadı.
Aslında ondan başka biri ne hayatında vardı ne de aklında…
Silmesinin tek nedeni cinsiyetleriydi o artık ne ondan başka bir kız ismi duymak istiyor ne de ondan başka bir kızla konuşmak istiyordu, varsa yoksa o sadece o…
Hayata yeniden başlamış, her şey tozpembe bir renk almıştı. Onunla geçirdiği her saniye rüyalarından bile öteydi.
Bir gün rüya kabusa döndü ve hiç ummadığı bir anda çekip gitti, sebepsiz.
O günden sonra hiçbir şey eskisi olmadı inandığı tüm değerleri kaybetti, yarını düşünmeden bir yaşam başlamıştı onun için.
Artık anı yaşıyordu yarın felaket bile getirecek olsa…
Delikanlı bir gün arkadaşı ile beraber yeni açılan bir parka gitti, ağaçlar kuş sesleri iyi gelmişti. Banka oturdular arkadaşı ile sohbet etmeye başladı. Bir anda ilerden gelen iki kız dikkatini çekti. Kızın birinin o kadar güzel gözleri vardı ki, masmavi. Kızla bir an göz göze geldiler delikanlı rahatsızlık veriyorum endişesiyle utandı, kızda kafasını çevirmek istedi ama… Kızlar geçip gitti delikanlı yerinde duramıyordu, hiç yapmadığı bir şey yaptı arkadaşına “kalk gidiyoruz “dedi. Arkadaşı nereye diyemeden çekip kaldırdı, kızların arkasından yetiştiler.“Aslında böyle şeyleri hiç sevmem, beni yanlış anlamanızı da istemem ama gözleriniz o kadar güzel ki sizinle konuşmaya zorladı beni” diyerek söze başladı. Adını söyleyip arkadaş olmak istediğini söyledi en son. Kız ilk başta şaşırdı, hayır demek istedi ama delikanlının öyle masum öyle tatlı bir yüzü vardı ki diyemedi adını söyledi oda, bir banka oturup sohbet etmeye başladılar önce sonra birbirlerine telefonlarını vererek ayrıldılar. Delikanlı eve gitti mutluydu bir şey hissetmiyordu belki içi aşkla filan dolmamıştı ama garip bir mutluluk vardı… Gece yatmadan telefon etti kıza konuştular söyleyecek fazla söz yoktu aslında bir amacı da. Ne onu kandırmak maksatlı güzel sözler söyleyip iltifat etti ne de onu kıracak kelimeler kullandı. Ertesi gün buluşmaya karar vererek kapattılar telefonu. Kız konfeksiyon da çalışıyordu aksilik bu ya o hafta hep geceleri çalışacaktı uykuyu da seviyordu ama delikanlı yarın buluşalım mı deyince hayır diyemedi. Kızın adını koyamadığı bir şey vardı içinde hayatına birkaç kişi girmişti ama hep belli bir arkadaşlık süresinden sonra böyle bir anda gelen teklife ilk evetiydi. Buluştular delikanlı rahattı kaybetme korkusu taşımıyordu içinde, giderken planlarda yapmamıştı şöyle olsun böyle olsun diye hayatı akışına bırakmıştı… Güzel bir parka gittiler bir süre dolaştıktan sonra banka oturacaklardı ki kız “ben çimenleri oturmayı daha çok seviyorum” dedi bir ağacın altına oturdular ilk defa orada elini tutup, yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Kızın elini tutunca garip bir rahatlama hissetti aylardır içini acıtan tüm duygular toprağa karışmıştı sanki. Kıza baktı ifadesiz bir yüz ifadesi vardı rahatsız mı olmuştu hoşuna mı gitmişti anlayamadı. “Ben böyle yaşıyorum içimden ne gelirse o an onu yaparak ne eksik ne fazla” dedi. “Ama seni de rahatsız etmek istemem rahatsız olacağın bir şey olursa lütfen söyle” diyerek devam etti. Kız dünya iyisi bir kızdı mertti, dürüsttü, iffetliydi… Kız “Öyle bir şey olursa anlarsın” merak etme dedi. Delikanlının tatili bitiyordu iki günü kalmıştı tekrar çalıştığı şehre dönmek zorundaydı. “Gitmeden yarın son kez buluşalım mı” dedi. Kız delikanlıyla hayır diyemiyordu, bu gece yine çalışacaktı 24 saattir de uyumuyordu ama yine de evet dedi tüm tatlılılığıyla. Ertesi sabah iş çıkışı buluştular ve yakındaki bir sinemaya gittiler. “Ne tür filmlerden hoşlanırsın” dedi delikanlı Kız “Tür önemli değil alt yazı okumayalım Türkçe dublajlı olsun yeterli” dedi. Sadece bir film vardı öyle: “Karate Kid.” Delikanlı bilmem kaçıncısı çekinen ve hep aynı konu ve sonra biten o filmi hiç sevmiyordu ama Türkçe tek film oydu kızı da kırmak istemiyordu. “Bu filmi izleyelim mi” dedi. Kızın tanıdığı erkekler hep bu tür filmlerden hoşlanıyordu delikanlının da hoşlanacağını düşünerek “sen mutlu ol sevdiğim benim için farketmez” dedi içinden. “İzleyelim” dedi. Evet kız artık emindi inanmadığı bir şey başına gelmişti ilk görüşte aşk bu olmalıydı delikanlı gerçekten sevdiği olmuştu. Delikanlıyı bu kısa zamanda çok sevmişti hayatta hiç kimseyi sevmediği kadar… Sinemaya girince şaşırdılar önce salonda sadece 4 kişiydiler. En önde başka bir çift en arkada onlar. Film başladı, bir süre filmi seyrettiler önce elleri birleşti, sonra dudakları. Dışardan onları biri görse çok gülerdi, Karate Kid’i izlerken birbirlerine sımsıkı sarılmış bir çift. Sinemadan sonra bütün gün gezdiler çabucak akşam oldu birbirlerine sımsıkı sarıldılar hiç ayrılmak istemiyorlardı, ama ayrılmak zorundaydılar. Kız o gece sevdiğinin hayali ile uyudu… Delikanlı ise içine girdiği depresyondan çıkmıştı belki aşk değildi ama bir şeyler oluşmaya başlamıştı içinde. Şehrine döndü sık sık aradı kızı uzun uzun sohbet ettiler. Adını söylemek istemese de delikanlıda bir süre sonra aşık olmuştu. Bir gün kızı düşünürken geçmişte yaşadıkları aklına geldi yaşadığı büyük üzüntü… Kızı aradı “denedim olmadı, başka birinden hoşlanıyorum” dedi. Bir süre sessizlikten sonra kız konuşmaya başladı “seni karşılıksız sevdim, senden hiçbir beklentim yoktu, tek isteğim mutlu olmaktı, seni bu kadar severken” derken kendini daha fazla tutamadı hıçkırık sesleri geldi kız ağlıyordu. En son “seni adam sanmıştım” diyerek kapattı.
Delikanlı kızın ne evini sormuştu ne de soyadını onunla tek bağlantısı telefondu ve telefonu da kapattığı gibi sildi. Sonra onunda gözleri doldu, telefonu sildiği an pişman oldu “kimse yok sadece seni seviyorum” demek istedi ama ona ulaşabileceği hiçbir şey yoktu artık. Kız haklıydı adam değildi artık, boşlukta devamlı düşen bir taştı.
Kız delikanlının telefon numarasını hiç silmedi ama öyle gururluydu ki o günden sonra bir kez bile aramadı.
05 Eylül 2010
Yolun Açık Olsun Ey Sevgili!
Bugün içimdeki tüm soruların cevabını buldum,
Huzura kavuştum artık canım.
“Başka bir zamanda başka bir yerde” diyordun ya
“O olmasa olacakmış” diyordum bende kendimi kandırıyormuşum uzun zamandır.
Bugün anladım herşeyi
Kızmıyorum sana, beni kırmak istemiyordun o kocaman yüreğinle
Ama ben yinede “denedik ama olmadı, sevemedimi” tercih ederdim
Seven yürek anlamıyor canım tatlı yalanları,
Bazen direk söylemek gerekiyor her şeyi…
Bugün sevmediğin biriyle bir dakikanın bile ne kadar zor geçtiğini anladım
Ve sana hak verdim.
Seni seviyor olmam her şeyi çözecek sandım,
Ancak karşılıklı sevginin her şeyi çözdüğünü anladım.
Bir gün diyordum dönecek ve hiç ayrılmayacağız,
Onu defalarca öpecek sarılacak ve hiç bırakmayacağım,
Böyle kendimi kandırıyor, mutlu oluyordum.
Bugün böyle bir şeyin hiç olmayacağını anladım.
Bugün son toprağı da attım aşkımın üzerine,
Sen hep orada içimde olacaksın ama kimse görmeyecek, bilmeyecek seni…
Yolun açık olsun bundan sonra ey sevgili
Mutluluk yalanıyla kandırıyorsun şimdilik kendini
Bir gün gerçekten mutlu olacak, çok seveceksin
İnşallah her şey güzel olur da sende o zaman anlamazsın beni.
Biliyorum bir gün hayatına biri girecek
Duyacağım, duymasam da; bana ne kadar uzak olursan; ol hissedeceğim
Belki içim burkulacak,
Sızlayacak tüm bedenim ama mutlu olduğunu bilmek mutlu edecek beni
Ama yinede hüzünlü bir şarkı dinlemekten alamayacağım kendimi:
Yolun açık olsun demek isterdim
Boğazım düğümlü sözlerim kayıp
Bir daha ömrümce kimseyi sevmem
Çünkü bu bedende yüreğim kayıp
Yarım kalan bir hikayeyiz artık seninle
Ayrı yollara yürüyoruz hayat bu
Serseri bir rüzgar gibi estin sen şimdi uzaklara
Ben göğsümde solgun bir gülle yaşarım yıllarca
Yaşamaksa bu
Ayrı akşamlara yatıp
Ayrı sabahlara uyanırız bundan sonra
Hataları aşk sanıp
Başka tenlerde avunuruz boşuna
Ve gizli gizli yaralanırız
Şunu bil ki daima
Ben en güzel yeri hatırana saklarım
Yolun açık olsun ey sevgili
Kendine iyi bak.
Huzura kavuştum artık canım.
“Başka bir zamanda başka bir yerde” diyordun ya
“O olmasa olacakmış” diyordum bende kendimi kandırıyormuşum uzun zamandır.
Bugün anladım herşeyi
Kızmıyorum sana, beni kırmak istemiyordun o kocaman yüreğinle
Ama ben yinede “denedik ama olmadı, sevemedimi” tercih ederdim
Seven yürek anlamıyor canım tatlı yalanları,
Bazen direk söylemek gerekiyor her şeyi…
Bugün sevmediğin biriyle bir dakikanın bile ne kadar zor geçtiğini anladım
Ve sana hak verdim.
Seni seviyor olmam her şeyi çözecek sandım,
Ancak karşılıklı sevginin her şeyi çözdüğünü anladım.
Bir gün diyordum dönecek ve hiç ayrılmayacağız,
Onu defalarca öpecek sarılacak ve hiç bırakmayacağım,
Böyle kendimi kandırıyor, mutlu oluyordum.
Bugün böyle bir şeyin hiç olmayacağını anladım.
Bugün son toprağı da attım aşkımın üzerine,
Sen hep orada içimde olacaksın ama kimse görmeyecek, bilmeyecek seni…
Yolun açık olsun bundan sonra ey sevgili
Mutluluk yalanıyla kandırıyorsun şimdilik kendini
Bir gün gerçekten mutlu olacak, çok seveceksin
İnşallah her şey güzel olur da sende o zaman anlamazsın beni.
Biliyorum bir gün hayatına biri girecek
Duyacağım, duymasam da; bana ne kadar uzak olursan; ol hissedeceğim
Belki içim burkulacak,
Sızlayacak tüm bedenim ama mutlu olduğunu bilmek mutlu edecek beni
Ama yinede hüzünlü bir şarkı dinlemekten alamayacağım kendimi:
Yolun açık olsun demek isterdim
Boğazım düğümlü sözlerim kayıp
Bir daha ömrümce kimseyi sevmem
Çünkü bu bedende yüreğim kayıp
Yarım kalan bir hikayeyiz artık seninle
Ayrı yollara yürüyoruz hayat bu
Serseri bir rüzgar gibi estin sen şimdi uzaklara
Ben göğsümde solgun bir gülle yaşarım yıllarca
Yaşamaksa bu
Ayrı akşamlara yatıp
Ayrı sabahlara uyanırız bundan sonra
Hataları aşk sanıp
Başka tenlerde avunuruz boşuna
Ve gizli gizli yaralanırız
Şunu bil ki daima
Ben en güzel yeri hatırana saklarım
Yolun açık olsun ey sevgili
Kendine iyi bak.
01 Eylül 2010
Tatile Giderken Dinlenecek 10 Şarkı…
Bu sene tatile biraz geç çıkabildim, tatile çıkmadan önce telefonuma 10 şarkı yüklemiştim yolda zevkle dinledim. Bu 10 şarkıyı sizinle de paylaşmak istedim, yaz bitse de zevkle dinleyeceğinize inanıyorum… Benim en çok dinlediğim şarkıları soracak olursanız listemdeki ilk 3 şarkı, esen kalın.
1. Toygar Işıklı-Sen Eşittir Ben
2. Tarkan-İşim Olmaz
3. Malt-Neanderthal
4. Duman-Ellerin Ellerime
5. Kutsi-Kiracı
6. Ferhat GÖÇER-Zifiri
7.Tarkan-Adımı Kalbime Yaz
8.Sertap Erener-Rengarenk
9.Özgün-İstiklal
10.Emir-Eline Düştüm
1. Toygar Işıklı-Sen Eşittir Ben
2. Tarkan-İşim Olmaz
3. Malt-Neanderthal
4. Duman-Ellerin Ellerime
5. Kutsi-Kiracı
6. Ferhat GÖÇER-Zifiri
7.Tarkan-Adımı Kalbime Yaz
8.Sertap Erener-Rengarenk
9.Özgün-İstiklal
10.Emir-Eline Düştüm
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)