Hayat akıp gidiyor arkalarında anılar bırakarak… Sizinle arkadaşlarımın ve kendi anılarımı paylaşmak istiyorum. Amaç gülmek, eğlenmek duygulanmak bazen de ders almak… Paylaşacaklarımın hepsi yaşanmış olup hiçbir şekilde abartılmamış ve ek yapılmamıştır dinlediklerimi arkadaşlarımın izniyle aktarıyorum…Liseye gidiyorum acayipte içe kapanık bir çocuğum kızlarla çıkıp gezmek bir yana konuşamıyorum bile. Değişik arkadaşlarla çıkıp geziyoruz kız kovalıyoruz Sonuç hep aynı bulmuşum kendim gibi arkadaşlar sonuç değişmez tabi ki hep hüsran... Yakışıklı değilim farkındayım ama çirkinde değilim kızlar bakıyor bakıyor öyle bakışıyoruz, ilk ve son geldiğim nokta bakışmak. Benden küçük bir arkadaşım var ben lise 3’e o ise lise 1’e gidiyor. Hiç ummadığım bir anda bana açıldı uzun zamandır benim kestiğim(onun haberi yoktu) bir kıza arkadaşlık teklif edecekmiş. Benden yardım istedi; içimden kelin ilacı olsa kafasına sürermiş dedim ama yardım edeceğim el mahkum; 10 senelik arkadaşım beraber büyüdük. Arkadaşımla aynı sokakta oturuyoruz Dolunay’da(arkadaşım teklif etmeyi düşündüğün kızın adı) bizim sokağın sonunda. Arkadaşın bisikleti var akşamları çıkıp geziyoruz mevsim yaz hava süper. O birkaç arkadaşıyla kapıda oturuyor bazen de top oynuyorlar biz kapısının önünden geçme rekorunu kırmak üzereyiz her gün abartmadan söylüyorum 100 kere kapınsın önünden geçiyoruz. İyice zayıfladım arkadaşın boyu kısa mecbur öne oturtuyoruz pedalları ben çeviriyorum ayaklarım kas yaptı o sene. Geçiyoruz geçiyoruz ama bir terslik var kızla hep ben göz göze geliyorum çaktırmamaya çalışıyorum ama kız benim ilgim var sanıyor sanırım.(ilginç bir cümle oldu sanıyor sanırım) Yanında bir arkadaşı var adı Seval ben önceden kestim bir süre(ama dudaklarında bir sorun var üst dudağı çok büyük doğuştan sanırım) ama sonra vazgeçtim oda bakıyor bana. Bende kibrit çöpü kadar cesaret yok tabi sadece bakışıyoruz arkadaşım için bile olsa gitmeyi göze alamıyorum. Bir süre sonra bıraktık bisikleti artık akşamları karşılıklı apartman girişlerinde bakışıyoruz arkadaş rüyada kızın bana baktığının farkında değil. Ben arkadaşa gaz veriyorum o bana ama ortada bir şey yok hadi bakıyor giderim konuşalım diyoruz ama ateş olsak curumun kadar yer yakamayacağız.Kızları da paylaştık güya küaför Dolunay onun büyük dudaklı Seval benim… Nasıl oldu bilmiyorum belki hiçbir şey hissetmediğimden ben büyük dudaklı kızla arkadaş oldum Dolunay işte gündüzleri biz Seval’le muhabbeti bayağı ilerlettik ondan hoşlanmaya başladım oda hoşlanıyor belli bizi hiç tanımayan biri bile aramızdaki elektriği anlar ama biz yinede dile getiremiyoruz sohbetlerimiz hep havadan sudan. Yine böyle karşılıklı oturuyoruz bir akşam üstü Dolunay ile Seval’de karşıda arkadaş bana durmadan gaz veriyor kalk konuş diye bende bir cesaret geldi Seval’i çağırdım (ne cesaret) kenara çektim.Erol dedim arkadaşın Dolunay’ı seviyor onunla konuşur musun?Tamam dedi. Başka bir şey var mı diye sordu bize getirmek istiyordu sözü belliki bende seni seviyorum dememi bekledi Türk filmlerindeki sahne gibi ama ben tam bir odun diyemedim tabi gitti. İki gün sonra yine böyle otururken Seval kendi geldi bu sefer arkadaşım olmaz dedi başkasını seviyormuş dedi. Erol ile öyle kaldık gözümün önünden olsun diye yaptığımız herşey film gibi geçti, kalakaldım. Seval gülümsedi olsun başkası olur dedi, o tatlı gülümsemesiyle. O büyük dudağı öyle güzel geldi ki konuşurken o gün bir daha öyle tatlı gözüken bir dudak görmedim. Bir an durdu ve tekrar sordu başka bir şey var mı diye. Tekrar yok dedim bu sefer gerçekten severken. O günden sonra kız yüzüme doğru dürüst bakmadı bir daha, arkadaşlığımızda bozuldu bende odunluğuma yandım durdum bir dahaki sefere bu hataları yapmayacağım dedim ama…
Başka bir yaşanmış olayla DEVAM EDECEK…
01 Aralık 2008
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)